Dr.Mehmet Kasım’dan Kadim Bilgilerin Sırları
Yükselen Çağ Wellbeing Akademi Web Sitesine Hoşgeldiniz.
 

Dr.Mehmet Kasım Ebru Şinik Röportajı

Sizlere çok değerli bir doktor, araştırmacı-yazar ve ilim adamı olan, Yükünç Vakfı Başkanı Dr. Mehmet Kasım’ı ve eşsiz bilgiler verdiği kitaplarını tanıtacağım için mutluyum.

Dr. Mehmet Kasım 37 yıl boyunca Amerika’da muhtelif hastanelerde operatör doktor olarak hizmet verirken, modern tıbbın tedavisinde eksik kaldığı bazı hastalıklara çözüm bulmak amacı ile Ayurveda, Çin Tıbbı, Uygur Tıbbı ve İbni Sina Tıbbı’nı araştırmaya başlıyor. Bu araştırmalar kendisini Sufi Öğretilerine de götürüyor. Bunun üzerine Uluslararası Sufi Birlikteliği’nin Başkanı Pir Ziya İnayet Han tarafından New York’da kurulmuş bulunan ‘Suluk Akademi’ isimli ezoterik okula kayıt olup, eşi klinik Eczacı Müge Kasım ile birlikte bu akademideki eğitimlerini tamamlayıp, Türkiye’ye dönerek, Yükünç Vakfı’nı kuruyorlar. Yükünç Vakfı çatısı altında insanın öz’ünü tanıması ana amacı ile Kadim İlimler eşliğinde, muhtelif sağlık hizmetleri de vermekteler. 

Röportaj sonunda Mehmet Bey'in sorularımıza verdiği cevaplarındaki gizem perdesini aralamak için muhakkak ki kitaplarını temin etmek isteyeceksiniz.

Hocam, son birkaç yıl içerisinde peşpeşe çok değerli eserler yayınladınız. ‘Gizli Beden Süzüg Yürek’ , ‘Ruh ve İnsan’ ,  ‘ Kadim Bilgelikte Temel Öğretiler’,  ‘Nefes,Prana, Çi’,  ‘ Zikirler ve Esma-i Hüsna’  isimleri ile yayınladığınız bu kitaplarda kendini tanıma yolunda pratik uygulamalı bilgileri eşsiz bir basitlikte veriyorsunuz. Tüm kitaplarınızda da Atalarımızdan ve onlarla olan bağlantımızın öneminden bahsediyorsunuz. 
Öncelikle Atalarımızın kim olduğunu ve Atalarımızla olan bağlantımızın önemini açabilir miyiz lütfen? 
 

Kendi özümüzün yolculuğu sırasında âlemlerden biz aşağı inerken henüz fizik bedenimiz yok iken, bu dünyadan göç edipte âlemlerden yukarı çıkan insan ruhlarına atalarımız diyoruz. 

Onlar tüm insanlığın atalarıdır. Çok geniş bir coğrafya ve uzun bir tarih içinde yaşamışlardır. Onlar el ele tutuşmuş olup tüm yaradılışı bir arada bir bütün olarak tutarlar. 

Buraya inen her bir kimse kendi arması (dharması) doğrultusunda bu kimselerden bazılarının çok etkisinde kalıyor. Bu kimse onun ruhsal atası oluyor.

Bizi yalnızca doğru yola iletmekle kalmazlar, aynı zamanda korur ve gözetirler. Omurgalarımızdan çıkan sinirlere benzerler. 

Kadim Bilgelikte Temel Öğretiler kitabınızın önsözünde ‘Cesaret, sırtımızı Atalarımıza dayamakla olur. Onlar bize arka çıkarsa, bizde yürekleniriz’ demişsiniz. Atalarımızın bilgeliğine erişmek için onlardan destek talep edebilir miyiz? Nasıl? 

Onlardan tam destek alabilmek için önce bencil bir yapı sergilemeden, günlük yaşamın içinde onlara tam anlamıyla güvenerek; ellerine yapışmak gerekir. Aynı zamanda Özümüz ile övünç içinde olmamız ve günlük yaşantıya Gerçek anlamını vererekten çalışmamız gerekir.

Kendini Bilme Yolunun 12 basamağından bahsediyorsunuz. Bu basamaklar kısaca nelerdir? Bu basamaklara doğru meditasyon ve nefes çalışmaları ile erişmek mümkün müdür? Yoksa illa canlı-kanlı bir hocanın rehberliği gerekmekte midir?

Bu basamaklara ilerlemenin en büyük etkeni kişininin kendini bilme arzusunun ardında bencil bir neden olup olmadığı, maddi veya manevi bir kazanç peşinde olup olmadığı önemlidir. 

Kişi kendini bilme yolunda kendi kendine ilerleyebilirse de bu kadim bilgelerin önerdiği bir yöntem yerine, izin verdikleri bir durumdur. İstanbul boğazını yüzerek geçmeye benzer.  Çoğu kimse için hem zordur, hem yanılma öğrenme ile gidilir, hem de sanılandan çok daha uzun bir zaman alır. 

Hz. İnayet Hanı’ın öğretilerinde önce canlı kanlı bir kılavuz ile başlanır, ardından kılavuz öğrenciyi kişini atasına teslim eder. Kılavuzun amacı öğrenciye atasına nasıl bağlanır, beraber yolda nasıl ilerler onu gösterir. Kılavuzun amacı öğretmek değil örnek olmaktır. 

Bu 12 basamak önce dört ana kısma ayrılır. Yukarda sözü edilen kılavuzu ve atayı bulmak ve onlarla birlikte yürümek ilk iki basamağıdır. Üçüncü basamak ise içimizdeki Allah’ı canlı olduğunu hissetmektir, kendi yarattığımız tanrı anlayışını bırakıp, Gerçek Tanrı ile birlikte yaşamaktır. Bu ancak Bir’lik anlayışını; Bütünlük, Beraberlik kavramlarının kutsallığını kavrayıp yaşamaya başlamanın ardından gelen bir konaktır (makamdır).  

En son ana kısım özümüz ile olan yolculuktur. Bu kısma bu yaşam içinde çok az kişi girebilir. Amacımız O’na ulaşmak, O’nunla Bir’likte olmaktır.       

Süzüg Beden nedir? Muhtelif kitaplarda bahsedilen Enerji Bedeni veya Enerji Merkezleri olarak gösterilen Çakralar Süzüg Beden içinde midir?

Süzüg Beden Gizli Hazine olan Tanrı’dan kişiye ve tüm insanlığa özel olarak verilmiş olup tüm yaradılışı içinde tutan, özümüzün dışında ruhumuzu da içine alan, özümüzün üzerindeki kutsal giysisidir. Ruh değildir. Ruh fizik ve süzüg beden ile  O, Güzel ve Yüce Tek Tanrı arasında nefes köprüsünün üzerindeki bağdır.

Süzüg bedenin aynen fizik beden gibi organları vardır. Süzüg odaklar dediğimiz enerji merkezleri aslında nefesin beş boyutundan biri olan odağından başka bir şey değildir. Bu odaklar süzüg bedende bulunur. Odağın iç yüzü ve dış yüzü vardır. Brahman ve Budist kültürler, çakra (çark) ismi altında daha çok dış yüzüne önem vermişler, Tasavvuf daha çok Lataif (tigin) ismi altında iç yüzüne önem vermiş. Bu odakların iç yüzü Bir’e (5. Âleme) bakar, dış yüzü ise bedenin (1. Âlemin) fizik kısmına bakar.    

Günümüzde bilgi dezenformasyonu her alanda mevcut. Bazı kişiler insanların çakralarını temizleyebildiklerini iddia ediyorlar ve bu doğrultuda hizmet veriyorlar. ‘Şu çakranız kapalı’ ifadesi neyi anlatmaktadır? Çakralarımızı kendi kendimize temizleyebilir miyiz? Nasıl?  Bu temizlik işleminin ne sıklıkta yapılması gerekir?

Çarklar (çakralar) ve tiginler (lataifler) ayrı ayrı bilgelik içinde temizlenebilir. Bir bilenden öğrenmek gerekir. Elinde kadim bir bilgelik kurumunun belgesi olmayandan böyle bir çalışmaya katılmak kasaba ameliyat olmaya gitmeye benzer. Kasap güzel et kesmesini bilir, ameliyat etmesini bilmez. 

Kişi kendi kendine bir bilenden öğrenince yapabilir. Çark ve tiğinler günlük yaşam içinde kolayca kirlenirler. Sıklığı kişinin yaşam biçimi ile değişir. 

Kitaplarınızda toprak, su, ateş ve hava elementlerini dengeleyen 4 Sim Nefesi uygulamalarına genişçe yer vermişsiniz. Bunlar Sufi Nefesleri midir? 4 Sim Nefesi düzenli olarak uygulandığında genel olarak faydaları nelerdir? Kaç yaşından sonra bu nefeslere başlanabilir?

Sim nefesleri Hz. İnayet Han’ın öğretileri içinde çok önemli bir yer tutar. Sim nefesinin gücünü anlayabilmek için önce ‘ Tanrı, insan, nefes (Branna, Prana, Çi), süzüg elementler, melekler ve cinler nedir, ne değildir? ’ onu çok iyi bilmek gerekir.

Sim nefesi canlıdır. Bizi bizden önce bilirler. Bizi Gerçek içinde canlı, sağlıklı ve Bir’lik içinde kalmamızı sağlarlar. Bunu sağlayabilmek için bizimde candan bir biçimde Bir’e saygılı ve sevgili olmamız gerekir. Her yaşa uygundur. Herkes öğrenip yapabilir.

Kader ile ilgili ‘Kader, karma yazılıp mürekkebi kurumamıştır. Kalemi yaratan, silgiyi de verir’ açıklamasını yapıyorsunuz. Kader tam olarak nedir? Kader’in hangi evresi bizim seçimlerimiz neticesinde değişebilir ? Doğum ve Ölüm ?

Kader ve karmanın yaratılmayan kısmı olduğu gibi bizim yarattığımız kısmı da vardır. Her iki kısımda kadim bilgelik içinde yapılan yakarışlarla, dualarla değiştirebilinir. Kişi bencillik ötesinde Gerçek Tek Tanrı bilinci içinde yaşamasını öğrendiği zaman eline kalemi ve silgiyi alırsa da, tutanın kendisi değil Allah olduğunu hissettiği an kaderi sıcak suya düşmüş şeker gibi çözülür, erir ve insanı sarhoş eder. Ne ölene üzülür, ne de doğana sevinir. Şükredip sonsuzluğa erer. Bunun Gerçeğini ancak yaşayan anlar, anlam sözcüklerin, harflerin ve her türlü biçimlerin ötesinde olup, tek bir soluk ile de kendini her an belli eder.

Son olarak da gene günümüzde çok popüler olan Olumlama Cümleleri (Afirmasyonlar) ile bilinçaltı temizlik çalışmalarının önemini sormak istiyorum. Bilinçaltının kader ile bağlantısı var mıdır? Niyetlerimizi, arzularımızı Olumlama Cümleleri kalıplarına dökerek, bunları sürekli veya meditasyon ya da nefes çalışmaları öncesinde tekrar etmemiz önemli midir?  Ya da  olumlama kalıplarından ziyade Sufilik’de Yakarış olarak adlandırılan dualar aracılığı ile mi isteklerimizi iletmemiz önerilmektedir?

Olumlu olmak çok önemlidir. Olumluluk Gerçek içinde olmalıdır. Bu devrin çarpık anlayışında hayalcilik vardır. Tasavvufta ise Gerçeği tasavvur etmek vardır. Çok farklıdır. Gerçek bizim kişisel hayallerimizin çok ötesindedir. 

Hz. İnayet Han, “Olumsuzluk ölümdür.” der.  Simler (süzüg elementler ve melekler) ile ilgilidir. Düzeltilmesi oldukça zordur. Çok kimse bunun sıkıntısını çekmektedir. Gerçek dışı hayaller ile daha da kötüleşir.

Bu devirde kader ve karmaya bilinç altı deniliyor. Bilinç altı bilinçli bir düzenle temizlenemez. Adı üzerinde bilincin altına girmek gerekir. Yani bilinçleşmek ile olur. Bu dalınç (meditasyon), esrime, süzüg sarhoşluk, süzüg coşku ile (bunlara trans diyorlar) kişinin kendinden geçmesi ile olur. 

Bilinç altına kişi kendi bilinci ile giremez. Tanrı bilinci, evrensel bilinç (kozmik bilinç) ile girilir. Bilinç altını da bu yapar. 
Birlik bilinci içinde, olumlu olmak bu alana girişim kapısını açar.